27 Kas 2009

Sanırım ben deliyim...

Sabahtan beri bir bayram telaşıdır tutmuş herkesi... Karga henüz yediklerini çıkartıp kanatlarını gagalamadan doluşmalar evlere... Bir el öpme telaşıdır ki anlamsız... Sevgiye dayalı olmayan yalandan sohbetler... Feri sönük manalı ve yalancı gülümsemeler gözlerde... Sermaye ye göre müdahale... Yeni elbiseler eski insanların üzerinde, ve eski kavgaların hıncı yenilenmeye çalışan insanların bakışlarında...

Oturacak yer bulunmamalar... Evin kızının köle İzaura şeklinde hizmete koşması... Büyüklerden birinin öğretici konuşmaları etrafında sıkılmadan dinlemeye çalışmalar...

Yoruldum yahu!

Balkona çıktım bir sigara yaktım... Düşündüm sonra...
Ben her gün bu olayları yaşıyorum zaten hayatımda ve madem ki "Deliye her gün bayram"...
O zaman ben sanırım DELİYİM !..

21 Kas 2009

Gene Kamil -.-

Sahne I / Bölüm II

Ofisin telefonu çalar :

Adam: - Alooo! Kamil Koç mu?
Personel: - Evet. Buyrun.
Adam: - Heh. Ben Pegasus'tan uçak bileti ayırtacaktım.
Personel: - (1dk lık afallamadan sonra) Tabiiki bakalım...

Şaka olmalı aslında değil mi ?

19 Kas 2009

iç acılar toplamı = 365 günlük

Dün dağa çıktım Tanrılarla konuşmak için;
O herkesin üstüne adını kazıdığı, dalları ve kökleri beraber uzayan ve birgün bir yerde dallarla köklerin birleşeceğini düşündüğüm, cinsini hala çözemediğim iri kıyımlı bir erkek edasıyla kasılarak göğe doğru uzayan kalıplı ağacın köklerinin toprağı delerek çıkmasıyla ve sonra pişman olup geri toprağa girmesiyle oluşturduğu oturgaç biçimli yere oturarak başladım konuşmaya...

-Sırf sesimi duyurabilmek için geldim buraya, sanırım aşağıdan duyulmuyor ? He ?
-Sesimi duyan var mı? Orada kimse var mı?.....
-Kahretsin!

Tırnaklarımla kazıdım sonra boş bulduğum koca ağacın gövdesine:

Tanrıya Not: İç acılarımın toplamı 365 günlük oldu !

10 Kas 2009

Level up

Yazmak istiyorum yazamıyorum ne zamandır... Biri cümlelerimi çalmış! Harflerim koyduğum yerde değiller... Duygularım kaçırılmış bölücü bir örgüt tarafından, işkenceye maruz bırakılmışlar. Çizgi filmlere ağlar oldum kaç gündür, ve alakasız durumlarda gülüyorum... Mutasyona uğramış yada yıkanmış tepkilerim belirdi. Tüm zamanlı iş hayatım bile ağır gelmez oldu küçük omuzlarıma, hatta yatmak istiyorum çoğu zaman ofiste...

Deliriyor muyum acaba?
cıkk sanmam... Ömrü hayatında kaç kere bu derece delirir ki insan? Yada bundan daha fazla delirebilir mi ki?..

Şuurum, şuur altımla çelişiyor... Beynimin onay verdiği olaya bilinç altım mümkünat tanımıyor. Elim varmıyor, dilim varmıyor, aklım yetmiyor...

Tüm uzuvlarım çökmüş vaziyette bu ara, küfür etseler sağolasın bile diyebilirim yani o derece...
Taş duvara yaslanmış gibi uyuştu beynim, bulanık insan silüetleri görüyorum karanlık duvarlarımda. Korkularım bile korkuyor benden. Yüzleşmeyi istediğim her şey kaçıyor uzağıma...

Sanırım bir değişimin ortasındayım... Bir level daha yükselecek hayat oyunu...

9 Kas 2009

Minnet borcumuz var sana Gazi Mustafa...


● Bütün ümidim gençliktedir.

● Ey yükselen yeni nesil, istikbal sizindir. Cumhuriyet'i biz kurduk, O'nu yükseltecek ve sürdürecek sizlersiniz.

● Herkes ulusal görevini ve sorumluluğunu bilmeli, memleket meseleleri üzerinde o düşünceyle, düşünüp çalışmayı görev edinmelidir.

● Kendiniz için değil, bağlı bulunduğunuz ulus için elbirliği ile çalışınız. Çalışmaların en yükseği budur.

● Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

● Bugün hepimize düşen ortak görev; ulusal değerlere, bilince, Cumhuriyet'e sahip çıkmak, Çanakkale'yi, Kurtuluş Savaşı'nı kazanan ruhu korumak ve bu bilinci gelecek kuşaklara aktarmaktır. Türk Ulusu dili, kültürü, tarihi ve saygın kimliğiyle aydınlık yarınlara el ele güçlü biçimde yürüyecektir.

● Sizler, yani yeni Türkiye'nin genç evlatları! Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz... Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk Gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir.

● Öğretmenler! Cumhuriyet sizden düşünceleri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.

● "...bu ulusa ve ülkeye hizmet görevi bitmeyecektir."

● Türk Milleti yeni bir iman ve kesin bir milli azim ile yeni bir devlet kurmuştur bu devletin dayandığı esaslar "Tam Bağımsızlık" ve "Kayıtsız Şartsız Milli Egemenlik"ten ibarettir. Yeni Türkiye devletinin yapısının ruhu Milli Egemenliktir. Milletin Kayıtsız Şartsız Egemenliğidir...

● Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız vardır; çalışkan olmak!

● Biz büyük bir inkılap yaptık. Memleketi bir çağdan alıp yeni bir çağa götürdük.

● Devrimin amacını kavramış olanlar sürekli olarak onu koruma gücüne sahip olacaklardır.

● Ne mutlu Türküm diyene!

4 Kas 2009

İş hayatı !

Çalışmak farklı bir olgudur kimine göre; bana göre hayatın ta kendisi...
Tanırsın çünkü, masanda duran kalemin bile sana neler yapabileceğini/yaptırabileceğini anlarsın... Okul zamanlarında 18 ile 5 çarpamaz iken ne hayatlar çarparsın bir kelimen ile, ne bedeller ödersin adına yazılan bir cümle ile...

Bazen aşklar yaşarsın bazen sonu gelmez haksızlıklar... Kimi zaman "tak" dediğini duyarsın patronun savurduğu bıçağın vurduğunda kemiğine... Sen deli gibi çabalarken biri alttan kemanvari bir müzik koyar hiç varken ağlarsın...

İçinde sıkışır söylemek istediklerin seni delirten müşterinin karşısında, yapamazsın, arsızca sırıtırsın hayata... Sırıtmak zorundasın çünkü istiyorsan kalmak hayatta...

Aşk vurmuştur bazen, sancılı ayrılığın ardından geçirdiğin 'onların gözünde çok küçük ama senin içinde fırtınalar koparan' depresyon yüzünden sevdiğinin adını duyarsın müşterinin ağzından alırken iletişim bilgilerini...

İki durak sonra inersin çoğu zaman otobüsten eve dönüşlerde... Şoför bile diken üstündedir sanki ama bu durakta inecektiniz küçük hanım diyemez... Kaçırmışsındır durağı, dalmışsındır... Belkide iki durak yürümeye ihtiyacın vardır, bunu bir tek sen bilirsin...

Kafan 80 parçaya bölünür takip etmen gereken, düşünmen gereken ve yapman gerekenler vardır. Her birinin alt kolları min.20 olsa bile 60 parçadır artık 4'te 1'ini kullanabildiğimiz beynin...

Her gün bıkarsın, her gün gidersin... Bir zaman sonra bakmışsın artık monotonluk sarmış; her şey, her gün aynı !

Evet işte tamda burada yapman gereken en önemli şey(ler) :

Evren sensin!
Sen (ne,nasıl)istersen, istediğin gibi olur her şey !
Karşındaki seni sıkıyorsa sende onu sıkmanın yollarını bul, mesela işine odaklanarak yap !

en önemlisi İŞİNİ SEV !

Gör bak her şey nasılda değişecek, UNFORGIVEN söylemişti dersin ;)

2 Kas 2009

-.-

Artık biri beni anlasın ulannn !!!

Yoruldum ey Adem oğulları, Havva kızları YORULDUM !!!
Neden beni deniyorsunuz?

Ya sen Tanrım: sen neden hep kitabın en zor kısmından soruyorsun?

Ne istiyorsunuz ulan benden ...