30 Ağu 2009

İzinsiz Sınıf Arkadaşıma... (İ.S.A)

Bu dünyadan olmadığıma kanaat getirmiştim zaten fakat bu dünyadan olmayan birini daha buldum sanırım...
Onun söylediğine göre aynı frekansta aynı dilde şarkı dinliyormuşuz,kısmen doğru bir tabir fakat şarkılarımız farklı...
Neyse olayın anlam ve önemi bu değil aslında, kendisiyle kitap dilinde uzun ve anlamlı cümleler kurarak (ki bu pek çok dünyalı ile mümkün değil) konuşuyoruz.//düzeltme: yazışıyoruz...
"Birde bu konuda isim arıyoruz; içinde bulunduğumuz durum neticesine uyum sağlayabilecek, olaya hem açıklık getirecek ama kapalı bir tabir olacak hemde illegal bir terim bulunmalı..."
Geçelim.
Zamasız zamanlarımda kabuğuma çekilircesine ve içimde ne varsa insanlığa, evrene dair bir bir acımasızca kara tahtaya yazdığım kendi çapımda yalnız takıldığım (ki herşeyin yalın hali daha güzeldir) seçmeli olmayan zorunlu ders kabul edilen 23 senedir çaktığım bu sınavı geçmek için bulunduğum fuşya renkli sınıfıma yeni katılan bir arkadaşım var. Biliyorum birgün oda kendi çapında mezun olacak yada kaydını başka bir kalabalık sınıfa aldıracak...

Bilemiyorum...

Dün ilk kez kendimi Elektrokardiyografi
cihazı gibi hissettim, o kadar yakınıma oturmuştu ki tüm atardamarlarını hissediyordum aslında... Hık.. dese bütün EKG sini dökecektim nerdeyse... Korktum sonra... Anlaşılmadığın bir dünya (belki alıştığım için) daha çekilir bi halde idi... Fakat şimdi beni anlayabilen biri varken artık ağaçlar yeşil değil... denizler mavi değil... Ne varsa nesnel anlatım tabirlerinde kullanılan, hiç ama hiç biri aynı değil...
Oysa ağacın yeşilini bilirken rahatsındır yada denizin mavi oluşunu... Ama bilinmezlik... Bilinmezlik öyle acımasız bir olgudur ki; kendini KKK (Kırım kongo kanamalı) hastalığına yakalanmış gibi yüksek ateş, terleme ve kusma halinde bulursun...
Her geçen gün bir sıra daha yaklaşan sınıf arkadaşıma alışmak kolay olmayacak sanırım...
Hele ki aynı şarkıyı söylemeye başlarsak...

...

1 yorum:

Sen de bir şey söyle...